Ana içeriğe atla

Son Gece..

“Haklıydık, sen anlayamadın bense göremedim. Haklıydık, artık ben görüyorum, sen de anlıyorsun. Artık görülecek ve anlaşılacak bir şey kalmadı.”

Dışarıya çıkamadığım şu odanın içinde dışarıyla tek bir bağım kaldı, o da şu pencere.  Oradan seyrediyorum doğayı; küstahça mahfeden güruhun, kendi heyecanlarına boğuluşlarını. Bir de televizyonum var, dolup taşan dalkavuklar bir bir methiyelerini seslendiriyor.

“Sana yazdıklarınla bağlı kalmak istiyorum ve sende yazdıklarımla yarım kalmak istiyorum.” Senin sesinin rüzgarında, kulaklarımdan tel tel sarkan saçların savruluşuyla üşüyorum. Ve bendeyse gecenin 3’ünden sonra uyanılan bir uykunun boğazda bıraktığı burukluk, o buruklukta kırık ve boğuk pürüzlü çıkan bir ses var geriye kalan. Sen gerçi gece yarısı konuşmayı sevmezdin kaçılan uykulardan sonrası konuşmayı. Seslenince parmaklarını dudağıma götürüp susmamı söyler öyle hareket ederdin gölgenin peşinden. Sessiz durgun olmasını isterdin gecelerin, küçük seslerin zamanı olduğunu söylerdin.

Kötülükleri beis göremeyecek kadar bozuldun sende. Ya da o kadar güçlüydün ki beis göremedin, kulak tıkayıp yaşayamayacak kadar sağırdın. Ben gördüm ve dinledim. Meraklarım hala benle, anlam veremediğim hikayeler baş ucumda, ölülerden kalan eşyalarla.

Yarın… Daha doğrusu bu akşam yine maç var. Küfürler dökülecek, kavgalar çıkacak. İçe hapsedilip, gün ve gün beslenen canavarlar özgür kalacak. Şehirler uyanıp koşturacak, bazı insanlar senin için gülecek bazılarıysa sana dayandırıp üzülecek. Bazısının pencereden bakması tercihi olurken bazısın mecburiyeti. Bu şehirde bir kadın bir erkek daha ölecek. Anılırken sadece müntehir biriydi denilecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Cemal Süreyya - Öyle Uzaktan Seviyorum Seni

Uzaktan seviyorum seni! Kokunu alamadan, Boynuna sarılamadan. Yüzüne dokunamadan. Sadece seviyorum! Öyle uzaktan seviyorum seni! Elini tutmadan. Yüreğine dokunmadan. Gözlerinde dalıp dalıp gitmeden. Şu üç günlük sevdalara inat, Serserice değil adam gibi seviyorum. Öyle uzaktan seviyorum seni, Yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden. En çılgın kahkahalarına ortak olmadan. En sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan. Öyle uzaktan seviyorum seni! Kırmadan, Dökmeden, Parçalamadan, Üzmeden, Ağlatmadan uzaktan seviyorum. Öyle uzaktan seviyorum seni; Sana söylemek istediğim her kelimeyi, Dilimde parçalayarak seviyorum. Damla damla dökülürken kelimelerim, Masum beyaz bir kağıtta seviyorum.

Oğuz Atay - Albayım

Haklısınız albayım. Oturdu. Fakat, Allah kahretsin, insan anlatmak istiyor albayım; böyle budalaca bir özleme kapılıyor. Bir yandan da hiç konuşmak istemiyor. Tıpkı oyunlardaki gibi çelişik duyguların altında eziliyor. Fakat benim de sevmeye hakkım yok mu albayım? Yok. Peki albayım. Ben de susarım o zaman. Gecekondumda oturur, anlaşılmayı beklerim. Fakat albayım, adresimi bilmeden beni nasıl bulup anlayacaklar? Sorarım size: Nasıl? Kim bilecek benim insanlardan kaçtığımı? Ben ölmek istiyorum sayın albayım, ölmek. Bir yandan da göz ucuyla ölümümün nasıl karşılanacağını seyretmek istiyorum. Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan; bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor.

Oğuz Atay Sözleri

Biz, çayın yalnızlığa iyi gelen tarafını da severiz. Avuçlarken ince belli bardağı, hücrelere kadar hissettiren sıcaklığında unuttuk yalnızlığı. Aklımdan çıkmıyor, aklım çıkıyor, o çıkmıyor Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi? Kelimeler,  albayım, bazı anlamlara gelmiyor. Fotoğraf çekilirken, nedense kendimizi gülümsemek zorunda hissediyoruz. Yani aslında ona bile mutluluk oyunu oynuyoruz Unutmadık Albay’ım vazgeçtik İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiçbir şey çıkmaz Kendini çözemeyen kişi kendi dışında hiçbir sorunu çözemez. Bazen ne yaparsan yap yaranamıyorsun. Ve yaranamadıkça yaralanıyorsun. Beni anlamıyorlardı. Zarar yok. Zaten beni, daha kimler anlamadı. Yalnız insanların kendi içinde başlayıp biten eğlenceleri vardır. Şu anda sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim, gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim raha...