Bize düşen, düştüğümüz yerde beklemek oldu hep. Bekleyecektik ve beklenenler asla gelmeyecekti. Gelecek dedikleri şey, olmayanlar, gelmeyenler ve kaybedilenler üzerine inşa edilecekti. Soğuk, karanlık, yalnız ve tedirgin koridorların çatlak duvarlarına asılmış birer gölgeydik bu hayatta. Bir fotoğraf kadrajının dışında bırakılmış sevimsiz bir detay, devam zorunluluğu olmayan sıkıcı bir derstik. Öğrenemediler. Onlar bizden vazgeçtiler. Vazgeçtiler ve kazandılar. Biz kaybettik. Yine de vazgeçmedik. Her seferinde daha güzel kaybettik. En güzel biz kaybettik..
Uzaktan seviyorum seni! Kokunu alamadan, Boynuna sarılamadan. Yüzüne dokunamadan. Sadece seviyorum! Öyle uzaktan seviyorum seni! Elini tutmadan. Yüreğine dokunmadan. Gözlerinde dalıp dalıp gitmeden. Şu üç günlük sevdalara inat, Serserice değil adam gibi seviyorum. Öyle uzaktan seviyorum seni, Yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden. En çılgın kahkahalarına ortak olmadan. En sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan. Öyle uzaktan seviyorum seni! Kırmadan, Dökmeden, Parçalamadan, Üzmeden, Ağlatmadan uzaktan seviyorum. Öyle uzaktan seviyorum seni; Sana söylemek istediğim her kelimeyi, Dilimde parçalayarak seviyorum. Damla damla dökülürken kelimelerim, Masum beyaz bir kağıtta seviyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder